Sanırım 20 küsur yıl önceydi. Trabzon’da bir Fenerbahçe maçı
sonrası galibiyeti kutlamak için sahaya giren seyirciler yüzünden bir arbede
çıkmış, bir iki gün sonra mahallede sohbet ettiğimiz Fenerli bir arkadaş “bu
heriflerin sahasını birkaç maç değil, bütün bir sezon kapatacaksın” diye
ünlemişti.
Aradan geçti birkaç hafta, bu sefer Fenerbahçe kendi evinde
Boluspor’la oynadı. Bolu’nun teknik direktörü de Şenol Güneş. Koltuklar dahil
sahaya atılan yabancı maddelerden teknik direktörün kulübeden kafasını dahi
çıkaramadığını gazetelerden okuyunca yine mahallede rast geldiğim aynı arkadaşa
maçta ne olup bittiğini sordum. Gözleri parladı, “abi var ya, sahaya yağmur
gibi yağ..”
Gerisini yazmama lüzum yok. Sahaya atılan yabancı maddelerin
miktar ve iriliğiyle taraftarın takımına duyduğu aidiyet arasında pozitif bir
ilişki kuruyordu bizim naif ve beyefendi Fenerli arkadaş. Tabii bu durum
Fenerbahçe söz konusu olursa geçerliydi, bu yalnız onların hakkıydı. Başka bir
takımın taraftarları ancak kendilerini alkışlamakla yükümlüydü, o zaman bile
“canım işte, şok yenilginin etkisiyle alkışladılar” diye aşağılayabilirlerdi.
Geçen pazar akşamı 1461 Trabzonspor-Fenerbahçe maçında da
yine can sıkıcı görüntüler sahnelendi. Bizim bu tip hadiselere karşı tavrımızı
bilen biliyor, anlatmaya ihtiyaç duymuyoruz. Fakat bir de ne görelim, 8 ay
kadar önce İstanbul’un bir yerlerini savaş alanına çeviren, polis arabalarını alt
üst eden, komisere bıçak çekenleri unutanlar pek bir rahatsız olmuşlar
hadiselerden. Kınamalar, teessüfler…
Yerimiz dar, lafı uzatmayalım. İki ayrı lig, iki ayrı ülke
kuracak halimiz yok. Yazının başında örnek verdiğimiz arkadaş gibi olanlardan
başlamak üzere bütün Fenerbahçeli dostların hakkaniyet dairesine dâhil olmaları
gerekmektedir, ülke futbolunun selameti için. Ülke futbolunun selameti diye bir
dertleri olmayabilir. O zaman da temcit pilavını tekrar önünüze koymak
zorundayız: Bu böyle gitmez, gitmeyecek. Türkiye’de gerçek anlamda bir rekabet
ortamı oluşturulmaz ve ülke futbolu dünyayla rekabet eder düzeye gelmezse,
hepimiz Barcelona, M. United, Liverpool, Milan vs. taraftarları olacağız. Bizim
kuşak değilse bile çocuklarımız ve torunlarımız. İnanın, futbolla ilgili
anılarımızı dinlemek bile istemeyecekler. O zaman kahrınızdan ölür müsünüz, ne
yaparsınız bilmem. Şu 3-1’lik Macaristan galibiyetinin yıl dönümü kutlamaları
bana çok komik geliyordu örneğin.
Dün bu topraklarda işlenen yanlışların günahını biz
çekiyoruz, daha da çekeceğiz. Bugün görülmek istenmeyen gerçekler
torunlarımızın utancı olmasın.
Ayrıca… Bu ülkede yabancı sermayeyi görünce cıyaklamak para
etmiyor. Yarın yabancı takımların irtibat bürolarını, fan kulüplerini görmeye
başlayınca da etmeyecek. Hiç kusura bakmayın.
16.01.2013 Taraf
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder