Birkaç yıl öncesine kadar Trabzonsporlular ve Trabzonsporlu
olmayıp Trabzonspor’a sempatiyle bakan bazı kimseler, rakipler illegal
yöntemlere başvuruyorsa onları sahada yenmekten başka çare olmadığını ve bunun mümkün
olduğunu söylerlerdi. Örneğin bir yakınım aynen şöyle derdi. “Hakem bir golünü
saymayabilir, iki golünü saymayabilir ama üçüncü golünü mecbur sayacak”
Ben meşru bir gol atacağım, hakem saymayacak. Bu durumu
kabul edeceğim, boyun eğeceğim, uğraşıp didinip bir gol daha atacağım. Yine
sayılmayacak. Bir dakika, bir dakika… O niyeymiş o?.. Ben rakibin beher golüne
karşılık 3 gol atacağım ve ancak eşitliği sağlayacağım ve bunun adı “düzen”
olacak, öyle mi?
Bu asla kabul edilemez bir düşünceydi ve işin garibi hâlâ bu
ve benzeri düşünceleri mebzul miktarda savunan vardı. Futbolun patronları bazı
takımlara karşı diğer bazı takımlara üç gol avans verecek, (üç gol avans tabiri
bir yakıştırma tabii, şu yakınımın sözünden hareketle temsilen öyle söylüyorum)
üç gol geriden gelenler bu aşağılık düzeni kabul edecek, maça üç gol önde
başlayanlar da bu şartlarda gelen başarıya sevinecekler. Aman Yarabbi…
Bu konu durup dururken aklımıza gelmedi. Birkaç gün evvel
bir televizyon kanalında canlı yayınlanan tartışma programında katılımcılardan
Erdal Hoş Trabzonspor’un şike mağduru olduğu konusunda yorumlar yaparken, bir
başka katılımcı itiraz etti ve “siz de 82 yerine 85 puan alsaydınız” şeklinde
garip bir çıkış yaptı. Ortada mahkeme kararıyla tescillenmiş bir şike var ve
arkadaşın yaklaşımı bu şekilde. Tevekkeli değil Nasrettin hoca asırlar önce
“hırsızın hiç mi suçu yok?” diye isyan etti bu topluma karşı. Toplum da öyle
anlaşılıyor ki bir adım ileri gidemedi. Hâlâ bu soru sorulmak zorunda
kalındığına göre.
Bakınız, hep söylüyorum: Şimdi eskisi gibi değil, takım
tutma yaşına gelen çocuklar çoktan kendilerine Avrupa’dan bir takım seçmeye
başladılar bile. Eskiden Türkiye’de futbolseverin başka bir yeri gördüğü yoktu,
mecburen bu üç avanslı sistemden keyif almaya çalışıyordu. Kabullenmiş,
içselleştirmişti bu durumu. Artık Avrupa ve Dünya yıldızları şifresiz, ücretsiz
olarak haftanın birkaç akşamı isteyen herkesin evine misafir oluyor. Aradaki
kalite farkı da ortada. Öyle avanslı filan değil, gerçek anlamda bir rekabet
düzeni de var. Bundesliga’da geçen haftanın seyirci ortalaması 40 bin küsûr. Bizde
bırakın stada gitmeyi, yerli futbolu izlemekten tamamen vazgeçen nice insan
tanıyorum. Nereye kadar döner bu değirmen - o da giderek azalan- taşıma suyla?
Bu sezon da Avrupa karnemiz geçer not alamadı. Galatasaray
ve Fenerbahçe’den başka hiçbir takımımız eski tabirle Kapıkule’den ötede
barınamadı, geri döndü. İki takımın da ne yapacakları meçhul. (Meçhul değil
aslında, hepimiz biliyoruz akıbeti) Taraftarın bu takımlara hesap sormasını
boşuna beklemeyelim. Bizim toplum hesap sormaz. Bir esnaftan kazık yerse sessiz
sedasız gider başka yerden alışveriş yapar. Şimdi de öyle olacak. Bir tuş
darbesiyle ulaşabildiği Avrupa futbolunun müşterisi olacak. Hem daha ucuz hem
daha kaliteli.
Görürsünüz.
05.09.2012 Taraf
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder