Yazmaya ilk başladığım zamanlar, bir makaleyle birçok şeyi
değiştirebileceğimi sanmıştım. Belki de herkesi kendim gibi sanıyordum, çünkü
benim çok etkilendiğim yazılar vardı ve o yazıları okuyunca hayata bakışım değişebiliyordu.
Çok geçmeden bu saflıktan kurtuldum şükürler olsun. Belki
öylesi daha iyiydi, yazar çizer takımı o zaman yazacak bir şey bulamazdı
herhalde. Yazım bir nevi tekrar yazısı olacak da, onun için zemin hazırlıyorum
fark ettiğiniz gibi.
Trabzonspor’da saha içinde işler pek de yolunda gidiyor gibi
görünmüyor. Ancak bizim iddialı olduğumuz ve kalem oynattığımız alan orası
değil, dolayısıyla zeminin hali dışında fazla kurcalamayacağız. Zeminin hali
dediğimiz konu malûm, Avni Aker’in çimleri berbat durumda. Halbuki daha geçen
sene bu zemin yenilenmiş ve bildiğimiz kadarıyla çuval dolusu para ödenmişti. Zaten
kulüpte gelirler artalı beri “nasılsa su geliyor, değirmen dönüyor” zihniyeti
hakim oldu gidiyor. Bu ülkede bir avuç mutlu azınlığın dışında hiç kimsenin
hayatı boyunca göremeyeceği bir parayı verip zemin yaptırıyorsunuz, aradan yaz
mevsimi gelip geçiyor ve sezon başlayınca... “Kim bunun sorumlusu?” diye sorduğunuzda da
“yetkililer” tarafından sosyal medyada fırça yiyorsunuz.
Olur olmaz futbolculara akıl almaz bedeller ödeniyor,
futbolcular ortada yok. “Ne oluyor?” diye sormaya kalktığınızda en hafifinden
“bu zor günlerde sevgili başkanımız ve teknik direktörümüzü yıpratmayalım”
uyarısı alıyorsunuz. Bu uyarının dozajı sizin tepki ve eleştirinizin mahiyetine
göre ihanet suçlamasına kadar gidebiliyor.
Yahu Allah aşkına, sevdiğiniz bir dostunuzu bir yanlışı
üzerine ikaz edip, düzeltmesini istemenin neresi yıpratmadır, ne kadarı
ihanettir? Trabzonspor geçen sene koca bir sezonu heba etti. Niye? Şikeyle
mücadele etti, kupasını istedi. İyi yaptı, hoş yaptı da takım ne oldu? Ligden
çekilmedi, “oynuyoruz ama yasal zorunluluktan ve çekilmeyi uygun
bulmadığımızdan dolayı. Bu ligi ciddiye almıyoruz” diye bir açıklama ya da ima
gelmedi. Kısaca kulübün yönetim kadrosu, süreci kamil manada yönetemedi.
Başkası olsa belki daha da kötü yönetirdi, onu bilemeyiz. Fakat başkalarının
muhtemel basiretsizliği, mevcut yönetimin başarısızlığını dile getirmemize
engel olmamalı. Trabzonspor her sezon başında bozuk zemin yüzünden puanlar
kaybediyor, sonra zemin esrarengiz bir şekilde düzeliyor, ligin hararetinden
dolayı ilk haftalardaki kayıplar unutuluyor. Şimdi bunu biri dile getirmezse,
yönetim de gereğini yapmazsa iyi mi oluyor?
Trabzonspor’un başkan adayı çıkmadan girdiği kongre
dönemleri çok gerilerde kaldı. Artık bir daha da gelmez. Kulübü doğru düzgün
yönetecek en az birkaç tane liste çıkar şu genç nesilden. Tek değil ama en
önemli eksikleri, yurt ve dünyanın muhtelif yerlerinde yaşıyor olmalarından
kaynaklanan reorganize halleri. Zamanla kendi aralarındaki iletişim ve
koordinasyon geliştikçe olaylara daha fazla hakim olacaklar, Trabzonspor’un
yönetim dokusunda daha fazla renklerini göstereceklerdir.
03.10.2012 Taraf
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder