8 Mayıs 2013 Çarşamba

Şehir ve Egemen


Geçen hafta sonu Süper Lig’de oynanan karşılaşmalardan sonra şampiyon belli oldu. Galatasaray 19. şampiyonluğuna ulaştı. Zaten beklenen bir şeydi ve geçen seneki aksiyon (!) sahneleri yaşanmadı, bir iki istisna dışında.

Derken, AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış’in bir tweeti gündeme düştü. Şöyle diyordu sayın bakan: “Tebrikler Galatasaray Şampiyon Cimbom'luları kutluyorum. Bir İstanbul sevdalısı olarak şampiyonluğun şehrimizde kalmasına sevindim.”

Doğrusu biraz garip bir tweetti bu. Şampiyonluğun İstanbul’da kalacağı haftalar öncesinden belliydi. İstanbul dışına çıkmaya hiçbir zaman pek hevesli olmadığı da. Sonra İstanbul sevdalısı olmakla şampiyonluğun şehirde kalması arasındaki ilişki? Şampiyonluğa ambargo koymuş kulüplerin iddia ettikleri gibi 25’er milyon taraftarları varsa, bu taraftarların hepsi şehirde mi yaşıyordu? Anadolu’nun Trabzon hariç her vilayetinde şampiyonluk doyasıya kutlanıyordu her zaman.

Sayın bakan elbette bunları çok iyi bilirdi bilmesine de; onun muradı başkaydı. Şehremini olmayı düşündüğü İstanbul’a selam gönderiyordu o. İyi de hangi İstanbul’a? İstanbul’da taraftarlık fanatizmini bastıracak bir şehir aidiyeti var mıydı ki. Öyle bir şey olsa bu takımlardan biri şampiyon olduğunda diğeri neden şehrin bir taraflarını yakıp yıksındı? İstanbul diye bir şehir vardı, İstanbul sevdası da vardı ama ortada İstanbul’lu diye biri yoktu. Anadolu’da yaşayan ve İstanbul’u hayatında görmemiş İstanbul kulübü taraftarlarının da bu selamı üzerlerine almaları için hiçbir sebep yoktu. Dolayısıyla sayın bakanın selamı boşa gitmişti, hiç kusura bakmasındı.

Ülke futbolunun sahil-i selamete çıkması, gerçek anlamda rekabet ve kalitenin temin edilmesiyle mümkündü(r), bunu fırsat buldukça ifade etmeye çalışıyoruz. Ülke nüfusunun, ekonomisinin, dünyada eşi benzeri görülmemiş bir şekilde bir bölgeye yığılmış olması pek çok alanda olduğu gibi futbolda da ülkenin dengesini bozmakta, ortaya sağlıklı bir yapının çıkmasına engel olmaktadır. Bunun için yurdun dört bir yanında cazibe merkezleri üretilmeliydi. Evet, Özal döneminden bu yana Anadolu sermayesi güçlenmiş ve o sermaye AK Parti’yi ortaya çıkarmıştır, AK Parti’nin de Anadolu’yu hepten boşladığı söylenemez ama onlar da ağırlığı zaten anormal derecede büyümüş İstanbul’a vermiştir.

Anadolu’ya göstermelik kabilinden yapılan birkaç yakışıklı stadyum ile ülke futbolunda gerekli ve yeterli rekabet ortamı tesis edilemez. Edilemeyince de Avrupa’da başarı maşarı elde edilemez. Bu sene olduğu gibi arada bir denk gelir, o kadar. Hep söylediğimiz gibi, üç vakte kadar da canım yurdumun dört bir yanında Avrupa kulüplerinin satış mağazalarını, irtibat bürolarını görmeye başlarız. Sanırım kimse hâlâ tehlikenin farkında değil. Sayın Bağış’ın hiç değil. Nasılsa futbol üzerinden olmasa başka şey üzerinden selam söyler seçmenlerine… 

08.05.2013 Taraf

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder