8 Ekim 2011 Cumartesi

Hürriyet; batmayan gemi midir?

Önce biraz gerilere gidelim: 1983-83 sezonu, bahar ayları. Üç takım, yani Fenerbahçe, Galatasaray ve Trabzonspor nefes nefese şampiyonluk yarışında. Trabzon’da Trabzonspor ve Galatasaray lig maçı oynuyor ve Trabzon 2-0 kazanıyor. Ben İstanbul’da yaşıyor ve düzenli olarak Hürriyet gazetesi okuyorum. Ertesi günü heyecanla gazeteyi elime alıyor ve spor sayfasını açıyorum. Hiç unutmuyorum, manşet şu: G.Saray’a bir darbe daha.

Şaşkınlıktan dona kalıyorum. Bir şampiyonluk adayı diğerini yenmiş, büyük gazete yenileni manşet yapıyor. Sanki galip gelenin de yarışla hiç alakası yok, gereksiz yere tekere çomak sokmuş. Aradan zaman geçiyor, tatilde memleketim Trabzon’a gidiyorum. Birkaç gün sonra evin bir köşesinde gazete parçası görüyorum, üzerinde koca bir manşet gözüme çarpıyor. Bakıyorum, Hürriyet gazetesi! Okuyorum: Trabzon geliyor, Trabzon…

Sürekli aldığım ve okuduğum gazete, ne zaman çıktı bu haber? Alıp inceleyince görüyorum ki, şu bizim maçın ertesi günkü nüshası ve Trabzon baskısı… Yani İstanbul’da öyle, Trabzon’da böyle… Allak bullak oluyorum. Takip eden ay ve yıllarda sayısız icraatini görüyorum ve giderek kopuyorum büyük gazeteden.

Ülkede takkenin düşüp kelin görünmesi hayli zaman alıyor. Örneklerle kafa şişirmeyelim. 28 Şubatlar, kaosa kalkan eller, Ergenekonlar ve en son şike operasyonu. Büyük gazetenin çizgisi ve olup bitenler karşısındaki tavrı değişmiyor.

Hürriyet’in devletin gazetesi olduğu, bizzat en yetkili ağzı tarafından bir röportaj esnasında dile getirildi. Getirmesi de şart değildi gerçi, herkesin gözü önünde gerçekleşen bir çok hadise bunun açık işaretiydi. Başka hiçbir gazete mensubunun bulunmadığı son derece kritik yer ve zamanlarda sadece Hürriyet muhabirinin bulunması, dünyanın en önemli siyasetçilerinden birinin cenazesinde Türkiye’nin en üst düzey politikacılarıyla birlikte bir anda ekranda gazetenin genel yayın yönetmeninin görünüvermesi…

Şike operasyonu üç ay önce başladı, devam etti ve şimdi bekleme modunda. Biz de “artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” aceleci romantizmine kapılırken, bir çok tartışmayla birlikte yeni sezon başladı ve bir de gördük ki, tartışmalı hakem kararları aynen devam ediyor. Sanki hiçbir şey olmadı bu ülkede. Bu bizim sahada gördüğümüz kısmı, operasyon esnasında basına sızan kirli ilişkiler de aynen devam ediyordur Allah bilir. “Bu nasıl olabilir? Bir sürü insan cezaevinde” diyebilirsiniz. Bu ülkede Ergenekon operasyonu sonrası çok daha fazla insan cezaevindeyken, dışarıda zulalardan dünya kadar darbe planı çıkmadı mı?

Hep diyoruz ya, insanoğlu zayıftır diye. Değişimi hemen algılayamıyor, hele de istemediği bir istikamette gerçekleşmiş ve gerçekleşiyorsa. Yazılan ve gösterilenlere bakılırsa, Titanic batmasına sebep olan darbeyi aldıktan sonra, içindeki insanlar bir süre daha hiçbir şey olmamış gibi hayatlarına devam etmişler. Okyanus’un ortasında seyreden bir gemide insanın en son inanmak isteyeceği şey, geminin batacak olmasıdır elbet.

Bizim Amiral Gemisi’nin içindekilerin de Titanic gibi asla batmayacak olduğuna inanmaları normaldir. Son olarak bir röportaj vasıtasıyla Trabzon(spor)lulara ağır hakaret edilmesine izin veren büyük gazete, gelen tepkiler sonrası geri adım atmıştır ama bu hakaretin gözden kaçan bir şey olması ihtimali yok denecek kadar azdır. Kanaatimize göre hesaplı yapılmış, hoşuna gidenlerin yürekleri soğutulmuş, sonra Trabzonspor tepkisi gelince geri adım atılmış ve onların gönlü yapılmış, gazları alınmıştır. Trabzonsporlular bu zaferleriyle (!) ne kadar övünseler azdır. İnsanların ve toplulukların enerjileri sınırlıdır, olur olmaz yerlere harcarsanız esas harcamanız gereken yere bir şey kalmaz.

Elbet bu devran böyle gitmez. Şike meselesi sona erdiğinde biraz gecikmeli de olsa geminin batmakta olduğunu anlayacaklardır. Artık gemiyi batmayacak diye tasarlayan mühendis gibi intihar mı ederler, o filmdeki herif gibi bin türlü dalavere çevirip filikalarla mı sıvışırlar, ne yaparlar bilmiyorum. Tarih tekerrür ediyor, insanoğlu aynı rolü oynayıp duruyor.

8.10.2011, Taraf

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder