19 Eylül 2012 Çarşamba

“Onursal Başkan”ın Yapması Gereken…


Bir başkana “onursal” sıfatı durup dururken verilmez. Başkanı olduğu kuruma ebediyen hayırla yad edilecek hizmetleri olmuştur ki bu sıfat kendisine layık görülmüştür. Ancak bazı istisnai durumlarda politik-diplomatik sebeplerle verilmiş olabilir, o politik-diplomatik şartlarda köklü değişiklikler olursa verilen paye geri de alınabilir. Yoksa ebediyen hayırla yad edilecek hizmetler yapmış bir başkandan sıfatın geri alınması hiçbir hal ve şartta şık olmaz.

Bilindiği üzere bu onursal başkanlardan biri de Trabzonspor eski başkanı Mehmet Ali Yılmaz’dır. Seksenli yılların başında kulüp maddi açıdan hayli zor durumdayken parlak bir meteor gibi camianın orta yerine düşmüş, önce herkesin gözleri kamaşmış, ancak çok sonraları sebep olduğu kraterin zararının boyutları camia tarafından anlaşılabilmiştir. Anlatmaya yazımızın boyutları yetmez, geçelim.

Bir süre önce söz konusu sıfatın eski başkandan geri alınması için bir imza kampanyası başlatıldı. Trabzonspor Divan Kurulu Başkanlığı’na verilmek üzere imzaya açılan dilekçede, Mehmet Ali Yılmaz’ın şike soruşturması sürecinde gerek sahibi olduğu medya kuruluşları vasıtasıyla gerekse başka medya organlarına yaptığı açıklamalarla kulübe zarar verdiği gerekçesiyle, Trabzonspor tüzüğünün 62. maddesi c. bendinde geçen suçlardan dolayı onursal başkanlıktan “ihraç” istemiyle disiplin kuruluna verilmesi isteniyordu.

Sayın eski başkan, birkaç gün önce yine bir gazeteye verdiği röportajda, dilekçede iddia edilen tavırları (ya da suçları) aynen sergileyince bu sefer kulübün de resmi tepkisine muhatap oldu. Kulübün yaptığı açıklamada söz konusu ihraç talebine de atıfta bulunularak bugüne kadar gelen baskıların sineye çekildiği, ancak son gelişmelerden sonra talebin dikkate alınıp gereğinin yapılacağı ima edildi. 

Elbette bir şahısa onursal başkan gibi ağır bir payeyi layık gördükten sonra geri almayı düşünmek hoş bir şey değildir. Ancak gerek başkanlığı döneminde gerekse daha sonraları sergilediği hal ve hareketleriyle camiayı çileden çıkarmıştır. Trabzonspor camiası kendisine olağanüstü bir kredi tanımış, kendisi bu krediyi har vurup harman savurduğu yetmiyormuş gibi kulübü maddi-manevi çok büyük zararlara uğratmıştır. Aynı yönetim kurulunda kendisiyle birlikte görev yapmış olan yakın arkadaşı aktör Tanju Gürsu, Trabzonspor resmi dergisine verdiği röportajda “Yönetim kuruluna danışmadan Abdullah ve Ogün’ü nasıl satarsın? Onları kaç paraya sattın?” diye sorduğunda “ben bilmem, git muhasebeye sor” cevabını aldığını açıkladıktan sonra şöyle demiştir. “Soramadım, çünkü kulübün muhasebecisi diye biri yoktu

Trabzonspor kurumsallaşmasını tamamlamış olmaktan hâlâ uzak olsa da şükürler olsun o günler artık geride kalmıştır. Hesap sormak diye bir alışkanlığı bulunmayan, kötü anıları unutmaya pek meyilli olan insanımız o zamanlar olup bitenleri unutmaya çoktan hazırdır ama sayın Yılmaz buna izin vermemekte, yaptıkları ve yapmadıklarıyla hafızaları tazeleyip durmaktadır. Onursal başkan sıfatını kendisinden geri almak kongrenin vereceği bir karardır. Ancak zatı alinin camiaya bu saatten sonra yapacağı en büyük iyilik, kaptanın kaldırması gereken şampiyonluk kupasını kaldırarak verdiği görüntünün sevimli hatırasıyla bizi baş başa bırakması olacaktır. 

19.09.2012, Taraf

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder