2 Ağustos 2012 Perşembe

Bizden gazeteci çıkmıyor…


Yapanlar bilir, askerde tertipçilik diye bir bela vardır. Bazen birliğin komutanı tarafından resmen uygulanır, çoğu zaman er ve erbaşın kendi arasında kurduğu bir düzenin adıdır. Katı kuralları vardır ve acımasızdır. Kısaca özetlemek gerekirse, askerde en pis ve ağır işleri birliğe en son katılanlar yapar. Askerin kıdemi arttıkça yapılan işler temizleşir ve kolaylaşır. Hele tezkereye yakın zamanlarda asker neredeyse hiçbir iş yapmaz, hâttâ son günlerde kendisine nöbet bile yazılmaz. Komutan eliyle tertipçilik yoksa da bile üstler de bu olguyu bir dereceye kadar kabul ederler yani.

Tabii konu sadece iş yapmak ya da yaptırmaktan ibaret değildir. Üst tertipler alt tertiplere büyük bir küçümseme ve aşağılamayla bakarlar. Neredeyse nefrete varan… Bu hakkı (!) kendilerine veren tek şey, asker ocağına birkaç ay erken gelmiş olmalarıdır.

Ancak işin içine başka faktörler girince işler birazcık karışır. Örneğin asker ocağına üniversite mezunları gelince onları nereye koyacaklarını tam olarak kestiremezler. Devlet onları sıfırdan başlatmamış, birkaç adım öncelik vermiştir ama er, erbaş ve muvazzaflar bir türlü üniversite mezunu askerleri içlerine sindiremezler, sürekli bir gerilim azala çoğala devam eder gider.

Bu tertipçilik olgusu asker ocağında kalsa neysedir. Fakat biz asker millet olduğumuz için olsa gerek, bu tertipçilik ruhumuza işlemiştir. Her meslek dalında, hâttâ hayatın her alanında karşımıza çıkar. Bir mesleğe sizden önce başlamış biri kayıtsız şartsız sizden üstündür. Yetenek, çalışkanlık, başarı düzeyi falan filan. Hiçbirinin önemi yoktur. Yeter ki kapıdan daha önce girmiş olun… Neden bunları yazdık? Birkaç gün önce Star Gazetesi yazarı Yavuz Saltık, bir köşe yazısında eski gazeteci Hasan Sarıçiçek’e bir takım eleştiriler yöneltti. Eleştiriler ağırdı, hafifti, yerliydi yersizdi; bir şey demeyeceğim. Gerek Hasan Sarıçiçek gerekse Yavuz Saltık bu konudaki iddialarını savunabilirler, kendi aralarında konuşup halledebilirler. Nitekim önce şahsen telefon görüşmesi, ardından da geçen akşam TGRT Haber’de bir programda konunun açılması üzerine canlı bağlantıyla müzakere edildi ve karşılıklı helalleşmeyle en azından zahirde tatlıya bağlandı.

Bizim takıldığımız nokta, Hasan Sarıçiçek’in canlı bağlantıdan önceki dakikalarda -bağlanmaya çalışan Yavuz Saltık’ın dikkatinden kaçmış olacak- sarf ettiği bir cümle oldu. “Önüne gelen köşe yazarı olmaya başladı” mealinde bir şey. Alın size tertipçiliğin âlâsı. Yavuz Saltık’ın yazıları ortada, yazdıkları ortada. Bir başka gazeteci hakkında iki satır laf edebilmek için 40 yıllık meslekten mi olmak gerekiyor acep?

Rahatsızlığımızın sebebi sadece bizim de 40 yıllık gazeteci olmayışımız değil. Dedik ya, her alanda karşımıza çıkıyor bu illet. Okulda, ailede, en fazla askerde, iş hayatında… Ondan sonra bizden adam çıkmıyor, nitelikli insan yetişmiyor falan filan. Yetişmez, boşuna beklemeyin. Yetişen de 40 yıldır aynı yere çekiç vuran ustanın her halükârda kendisinden üstün tutulmadığı yerlere kaçıyor. Önleyin bakalım beyin göçünü, önleyebilir misiniz… 

02.08.2012, Taraf

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder