“Tek çiçekle bahar gelmez” denir ama kışın zorlu
şartlarından bunalan ve tabiatın bir an önce uyanmasını bekleyenlere bunu
anlatmak zordur. Genel tablo ne olursa olsun, galibiyet sonrası olumsuz,
mağlubiyet sonrası olumlu şeyler yazmak ise daha da zordur. Fakat ilerleyen
zamanlarda “ben zamanında bunları yazıp söylemiştim” diyebilirseniz, mutlak
manada tutarlı ve yararlı bir fikir adamı olabilirsiniz. Yoksa kahvede kaçan
golden sonra kaçıranın yedi sülalesini kalaylayan, bir sonraki (belki de aynı)
maçta attığı golden sonra alkışlayan adamdan bir farkınız olmaz.
Biz, Şenol Güneş’in görevden ayrılmasından daha öte ve
öncelikli problemler olduğunu düşünüyoruz. Hep söylediğimiz gibi bir kulübün
başarısı ve başarısızlığı yönetimden sorulur. Başarısız teknik direktörü
görevden almak (ya da istifasını kabul etmek) da bir yönetim tasarrufudur ve
sonuçta kendilerinden beklenen başarıya ulaşmaya yönelik bir hamledir. Kafaları
karıştıran, istifası kabul edilen teknik direktörün hem camia hem de Türk
futbolu için herhangi bir isim olmayışıdır.
1993 senesinde Trabzonspor İstanbul’da Beşiktaş’a 7-1
yenildiğinde de kulüp başkanı Sadri Şener, teknik direktör Şenol Güneş’ti ve o
zamanki yönetim teknik direktörü değiştirmek yerine kendisi görevden ayrılmayı
tercih etmişti. Ardından yenilenen bir yönetim ve güven tazelemiş bir başkan,
birkaç hafta sonra aynı teknik adamla rayına giren bir takım hatırlıyoruz. Sayın
başkan bu sefer tercihini farklı yönde kullandı. İnşallah yerinde bir karardır,
bekleyip göreceğiz.
Yukarıda “daha öte ve öncelikli problemler”den söz ettik.
Biz saymadık bilmiyoruz ama bir büyüğümüzün ifadesiyle iki yılda sadece üç kez
toplanabilmiş, teknik direktör istifasında bile toplanmaya gerek duymamış bir
yönetimi ile Trabzon’daki maçlara gelmeye lüzum hissetmeyen bir başkanı var
Trabzonspor’un. Biri çıksın da bunun sağlıklı bir yapının görüntüsü olduğunu
söylesin. Ancak gel gelelim, Trabzonspor’da özellikle şike sürecinde yönetim
dahili ve haricinde ortada başkandan başka bir aktör görünmüyor. Başkan
görevini bırakacak ya da muhtemel ve müstakbel bir kongrede yenilecek olsa
yerine gelecek kişinin kim olabileceği ve malûm süreçte nasıl bir tavır
takınacağı bilinmiyor.
Bu bilinmezlik hali insanları travmatik bir koruma hissine
itiyor. Başkanın bazı yanlışlarını görmezden gelmeye, hâttâ ileri giderek bazı
yanlış tutumların Türkiye şartlarında yanlış sayılamayacağını iddia etmeye
başlıyorlar. Tabii ki illegal şeylerden söz etmiyoruz, yoksa başkanın en önemli
özelliği kulübün üzerindeki büyük şampiyonluk baskısına rağmen şikeli sezonda
pisliğe bulaşmamış olması. Kredisi de büyük ölçüde buradan geliyor.
Kısa keselim, yerimiz dar ve oynayamıyoruz. Trabzonspor
yönetimi alternatifsiz olmamalıdır ve bize göre değildir de. Fakat Sadri Şener
görevi başında bulunsun bulunmasın, farklı isimlerin artık kendilerini bir
şekilde göstermeleri, ciddi bir(er) alternatif olduklarını ortaya koymaları
gerekmektedir. Milyonlarca mensubu ve yetişmiş insanı bulunan bir camia alternatifsiz
olur mu? 1989’da başkan adayı olmadan kongre yapmıştı bu kulüp, çeyrek asırda
hiç mi bir şey değişmedi?
06.02.2013 Taraf
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder