13 Haziran 2012 Çarşamba

Futbolda İtalya etkisi...


1982 Dünya Kupası’nda İtalya’nın şampiyon olması futbolda tam bir kırılma etkisi yapmıştı. Favori Brezilya’ydı ve birçok otoriteye göre Brezilya tarihinin en iyi kadrosuna sahipti. Oynadıkları futbol da gerçekten göz kamaştırıyordu. İtalya ise birçok problemle boğuşuyordu. Bazı yıldız futbolcuları şikeden suçlu bulunmuş ve ceza almışlardı. Turnuvanın ilk maçlarında sergiledikleri oyun da içler acısıydı, yanlış hatırlamıyorsam rakip kalecinin hatalı yediği bir golle son anda bir üst tura çıkmışlardı.

İtalya üst turlarda fena halde açıldı ve Arjantin, Brezilya, Almanya demeden önüne geleni yenerek şampiyon oldu. Bu üç babayiğidi arka arkaya yere sermek ilk bakışta müthiş bir şey tabii. Ancak kazın ayağı pek de öyle değildi. Bu şampiyonlukta en önemli rolleri Gentile’nin hakemlerin hoş gördükleri tekmeleriyle kaleci Zoff’un top kendine her geldiğinde oyundan en az bir dakika çalması paylaşıyordu. Gençler hatırlamayabilir; o zamanlar henüz kaleciye pas yasağı yoktu ve kaleciler topu istedikleri gibi kullanabiliyorlardı. Yere bırakıp bir daha alırlar, sonra yine bırakıp bir süre yalandan yere sağa sola sürerler, maçın skoruna göre eşref saatleri gelince topu oyuna sokarlardı. Zaten kaleciye pas yasağı kuralı ilk olarak o turnuvadan sonra konuldu.

O zamanlar iletişim imkânları bugünkü kadar gelişmiş olmadığı için Dünya Kupası finallerinde oynanan oyun ve alınan sonuç, takip eden yıllarda futbolun seyrini derinden etkileyebiliyordu. Çünkü futbol dünyası ancak o turnuvalarda dünyada oynanan futbol hakkında genel bir kanaate sahip olabiliyorlar ve ister istemez de etkileniyorlardı. Şimdi teknoloji sayesinde isteyen dünyanın öbür ucundaki maçı izleyebiliyor, keyif almazsa başka maça geçiyor. Futbol da dört yılda bir kırılmalara uğramaktan ziyade sürekli bir değişim moduna girmiş durumda.

İtalya’nın 82’deki şampiyonluğu futbolu bir alacakaranlık kuşağına soktu ve oradan güçlükle çıkarılabildi. Gelgelelim, aynı İtalya 24 yıl sonra 2006’da çok benzer bir futbolla şampiyon oldu ama bu futbolun seyrinde olumsuz bir değişikliğe yol açmadı. Dünya Kupası turnuvaları artık tek belirleyici değildi. Şükürler olsun ki öyleydi. Yoksa 2006’dan sonra yıllarca hastanın komadan çıkmasını bekleyecektik.

Bu yazıyı bize yazdıran, İtalya’nın her durumda kazanmasını bilen yapısına hayranlık duyan bir kardeşimizin beyan ettiği görüşleriydi. Yukarıda sözünü ettiğimiz alacakaranlık kuşağını yaşamadığı için olsa gerek, İtalya’nın birkaç gün önce İspanya karşısında bütün olumsuzluklara rağmen yeni taktik varyasyonlar üreterek beraberliği kurtarmış olmasına seviniyordu. Tabii “her durumda kazanmasını bilen” meselenin iyimser yorumuydu, bu zihniyet beraberinde saha içinde yapılacak birçok çirkefliği de beraberinde getiriyor, sonunda Zidane kalitesinde bir futbolcuya rakibine kafa attırıyordu.

İtalya bu turnuvada da başka organizasyonlarda da istediği gibi oynayabilir. Nasılsa futbolun en önemli gıdası olan kitlelerin ilgisini soğutacak gelişmelere izin verilmeyecektir.

13.06.2012 Taraf

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder