27 Haziran 2012 Çarşamba

Pirlo’nun penaltısı...


Pirlo’nun penaltısından yola çıkarak yine İtalya üzerinden iki satır futbol sohbeti yapacaktık ki, Fatih Uraz hocamızın da dünkü yazısını gördük. Neyse ki aynı girizgâhtan sonra çok farklı bir mecraya doğru gitmiş, okuyunca rahatladık.

İtalyan futbol anlayışına husumet derecesinde kırgın olduğumuzu bilen biliyor. Sebebini de defalarca anlattık. Geçmişi hatırlamayan genç arkadaşlar bunu anlamakta zorluk çekiyorlar ve belki de bizim gereksiz takıntılara kapıldığımızı düşünüyorlar. Dünya futboluna en büyük katkıları (!) katenaçyo olmuş bir ülkenin futboluna beslenen aşırı sempatiyi de ben anlayamıyorum, bağışlayın.

Eğer 1982 Dünya Kupası’ndan sonra teknik direktör Enzo Bearzot’un “benim kafamdaki İtalya futbolu bu değil. Çok farklı bir futbol oynayacağız” mealindeki demeciyle ortaya koyduğu hedef gerçek olsaydı böyle deve kini bağlamazdık bize birçok açıdan benzeyen bu ülkeye. Fakat heyhat... İtalya ligi dünyaca ünlü futbolcuların transferiyle hayli renklendi ama milli takımın futbolu hiç değişmedi. Çok güzel maçlar izlediğimiz 2000 Avrupa Şampiyonası’nda basbayağı katenaçyo oynayarak finale kadar çıktılar. 2006 Dünya Kupası’nda da şampiyon oldular. Bize rahat nefes aldıran şeyse, ne kadar ilgi ve dikkatle takip edilir olursa olsun artık uluslararası büyük turnuvaların, takip eden yıllarda futbolun seyrini belirlemede eskisi kadar etkili olmamasıydı.

Hâlen devam eden turnuvada farklı bir futbol anlayışı sergiliyor olmaları bana opera sanatçısı Altan Günbay’ın durumunu hatırlattı. Bir televizyon programında, oynadığı rollerde hep kötü adam rollerine çıktığını söyleyen Günbay’a sunucu “Hiç mi iyi rollere çıkmıyorsunuz” diye sormuş ve şu cevabı almıştı: “İyi rollere çıktığım zaman seyirci oyunun sonuna kadar ben ne zaman bir kötülük yapacağım diye stres içinde bekliyor.” Hülasa, sahada İtalya oynuyorsa her an katenaçyo kâbusunu görebiliriz dostlar, huylu huyundan kolay vazgeçmez.

Amma velâkin... Yiğidi öldürelim ama hakkını verelim. Böyle turnuvalarda kaçacak bir penaltının nelere mal olduğunu, o penaltının yıllarca unutulmadığını hepimiz biliyoruz. 1994 finalinde Baggiogibi bir yıldızın kaçırdığı misali. Ancak Pirlo, maç boyunca sergilediği mükemmel futbolun üzerine enfes bir penaltı vuruşuyla tam anlamıyla cila çekti. Bizce en önemlisi, bu kadar kritik bir anda bir insanoğlunun gazozuna maç yapıyormuşçasına rahat olabileceğini gösterdi. Topa gelişinde, vuruşunda ve sonrasındaki rahatlığı, futbolun bir ölüm kalım savaşı değil eninde sonunda bir oyun olduğunu bütün dünyaya bilgece hatırlattı. En büyük dersi de bize göre kendi ülkesine verdi. Hatırlarsanız geçtiğimiz haftalarda Morinho’nun röportajından aktarmıştık, İtalyanların futbolda en fazla önem verdikleri şeyin kazanmak olduğunu gözlemlediğini.

İtalyanlar için Pirlo’nun penaltısı bir dönüm noktası olur da artık bizim gibiler için de keyif veren bir futbol sergilemeye başlarlar mı dersiniz? Bakalım, hele birkaç operada daha  iyi adamı oynasınlar...

27.09.2012 Taraf

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder