11 Mart 2013 Pazartesi

Truman Show bir gün bitecek...


Her sene sezon sonuna doğru, şampiyonluk yarışı kızıştığında görmeye alıştığımız “saha dışı savaşları” bu sene birkaç cephede birden patlak verdi. Türk futbol tarihinde belki de ilk kez bir takım kendi lehine verilen bir kararın yanlış olduğunu kabul ve beyan etti. Bunda belki İstanbul’un iki büyüğünün yarıştan çok erken kopmuş olması da etken olmuştur, tam olarak bilemeyiz. Aslında gündemin çok çabuk değiştiği zamanlarda yazı yazmak zordur; yazınız gazetede çıktığında çoktan güncelliğini kaybetmiş olabilir pekâlâ. Olsun, biz gördüğümüzü yazalım.

Haftalar önce Fenerbahçe Teknik Direktörü Aykut Kocaman’ın“irdelenmeli” diye biten konuşmasıyla açılan Pandora’nın Kutusu’ndan kötülükler ortalığa saçıldı. Aykut Hoca’nın ne kadar pozitif imajı olursa olsun, hiç de masumane bir açıklama değildi bize göre. Rakip Trabzonspor’un bu tür hamleler karşısında dengesinin pek kolay bozulduğunu bilmiyor olamaz(lar)dı. Daha önceleri de benzer yöntemlerle sonuç almışlardı. Şampiyonluğun sahada kazanılmadığını öğrendiklerini açık açık söylememiş miydi birileri? Yıllar önce bir Fenerbahçe yöneticisi, sezon sonunda şampiyon olduktan sonra “Aslında bu sene Trabzonspor’un önünü açmışlardı. Biz aradan sıyrılıp şampiyon olduk” dememiş miydi?“Bir dakika Sayın Yönetici, kim kimin önünü açıyor? Nasıl açıyor, ne yapıyor da açıyor? Bunca zamandır şampiyon olanlar, birilerinin önlerini açması sayesinde mi şampiyon oldu” diye sormak kimsenin aklına gelmedi mi? Yoksa bunlar Truman Show’da rol kesen oyuncuların ağzından kaçırdıkları laflar gibi bir şey miydi?

Bu savaşın sonu nereye varır, ne sonuç çıkar bilmiyoruz. Muhtemelen herkesin tenceresinin dibinin kara olduğu iddia edilecek, karşı suçlamalar gelecek, belki Trabzonspor gelecek haftalarda penaltılar kazanacak, sonra “İşte gördünüz mü, hakemler her maçta hata yapıyor, haydi herkes işine gücüne...” diye sulandırılıp gargara yapılacak ve herşey eskisi gibi devam edecek. Bunu hisseden Trabzonsporlular, “Bize haksız penaltı verilirse topu dışarı atalım” demeye başladı şimdiden.

Fakat bu çadır tiyatrosunun bir gün sona ereceği, Truman’ın önünde sonunda gerçeğin farkına vararak isyan edip kurtulacağı kesindir. Tabii kurtuluş, en az filmdeki Truman’ın kurtuluşu kadar zahmetli olacak, yılların statükosu bütün gücüyle direnecektir. Baksanıza olan bitenin kurumsal anlamda kendisiyle ilgisi bulunmamasına rağmen TSYD bile telaşla ortaya atılıp muharebe etmeye başladı.

Bu böyle devam edip gitmez, gidemez. Geçmiş yazılarımızda da söylediğimiz gibi, hiçbir şey olduğu yerde durmuyor, sürekli bir değişim ve gelişim içinde seyrediyor. Avrupa ve dünya futbolu kendi liglerimiz kadar yakınımıza gelir ve onlarla bizim aramızdaki fark af buyurun kabak gibi ortaya çıkarken, insanları bu kısır debelenmelerle oyalayıp duramazsınız. Türkiye her alanda ileri giderken futbolda geri kalamaz. Medya özene bezene gözlerden kaçırmaya çalıştığı Türk hakemliğinin durumunu daha fazla saklayamaz. Özene bezene saklıyor, çünkü sistemin kilit noktası hakemlerdir. Milli Takım’da İstiklâl Marşı’nı söyleyenler gitgide azalırken dahi sesini çıkarmazken, yabancı hakem gündeme geldiğinde avaz avaz cıyaklamak, ultra milliyetçi kesilmek bu yüzdendir. Türk futbolunun dışarıyla en az teması bulunan unsuru hakemdir, fakat ne hikmetse Dünya Kupaları günleri haricinde gündeme bile gelmez bu durum.

Bu durumdan şikâyetçi olanlar artık seslerini yükseltmeli, güçlerini birleştirmeli ve harekete geçmelidirler. Sadece kendileri için değil aynı zamanda Türk futbolunun sıhhat ve selameti için. (Başta Fenerbahçeli dostlarımız olmak üzere) memnun olanlar da şapkalarını önlerine koyup düşünmelidirler. Formada üç değil 13 yıldız olsa ne olacak, Avrupa’da söz sahibi olamadıktan sonra?.. Üstelik Avrupa artık içimize kadar girip benliğimizi ele geçirmeye başlamışken... Dedik ya geçenlerde, Xavi ile Alex arasında ne kadar mesafe var bizim için? Günün birinde Xavi’nin forması Alex’in formasından daha çok satılmaya başlamasın Türkiye’de... El Clasico’nun yerli derbiden daha fazla izlendiği memlekette olmayacak şey midir?

11.03.2011 Taraf


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder